İrem Çiçek: Bu dava zulüm aygıtı oldu.
Silivri’de süren Ergenekon davasında dün tarihi bir gün yaşandı. Salonun dışını dolduran kalabalığın yanı sıra salonun içinde de bir hukuk mücadelesi yaşanıyordu. Avukatlar yıllardır süren yargılamanın eksiklerini duruşmada anlattılar. Bunlardan biri de İrticayla Mücadele Eylem Planı Davası’nda sanık olan Dursun Çiçek’in avukatı İrem Çiçek’in konuşmasıydı. İrem Çiçek’in duruşmadaki konuşması şöyle: Mahkemeniz tarafından yürütülen yargılamada, yargılamanın neticesini doğrudan etkileyeceği kesin olan bazı konuların hiç araştırılmadığı görülmektedir. Dava sağlıklı bir çözümü imkansız kılacak şekilde, 21 ayrı iddianameyi bir araya getirerek uzatılmış ve karmaşıklaştırılmıştır. Ancak bundan da kötüsü mahkemeniz oluşturduğu Ergenekon Çuvalına kattığı kişilerin savunma hakkını hiçe saymaktadır. Savunmanın talepler bugüne kadar görmezden gelinmiştir. 3 yıldır devam eden, 2010/106 Esas sayılı İrtica İle Mücadele Yazısı Davasında, yargılamanın neticesini doğrudan etkileyecek, adil bir yargılamada asla reddedilemeyecek altı temel talebimiz olmuştur. Bunlar, – Kovuşturma aşamasında bilirkişi raporu alınması, – Soruşturma aşamasında alınan raporlara imza atan muhalif ve muhalif olmayan üyelerin dinlenmesi, – Kovuşturma aşamasında savunma tarafından, CMK md. 67 gereğince alınan ve imzanın müvekkilime ait olmadığı yönünde rapor hazırlayan, Türkiye Adli Bilimler Derneği ve Adli Belge İncelemeciler Derneği Kurucu Üyesi, İ.Ü.Adli Tıp Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyelisi, bilirkişi Dr. Jale Bafra, ve Adli Belge İnceleme Uzmanı, Yeminli bilirkişi, E. 1 Sınıf Emniyet Müdürü, Belge İnceleme Uzmanları Derneği Başkanı olan Sayın Yalçın Çakıcı’nın duruşmada dinlenmesi, – Kim olduğu bilinmeyen, ancak ifadeleri muteber görülmüş olacak ki, beyanları ile müvekkilimin tutuklandığı, sözde ihbarcıların bulunması için tek bir girişimde bulunulması, – İrtica ile Mücadele Adını verdikleri kağıt parçası üzerinde müvekkilime ait olmayan 14 adet parmak ve avuç içi izinin kime ait olduğunun tespiti ile – Sözde ‘Gizli tanık’ Efe ve Munzur’un beyanlarının birbiri ile sürekli çelişmiş olması buna heyetinizin bizzat şahit olması ve müvekkilim hakkındaki ifadelerinin, tamamının, yalan olduğunun, çok sayıda resmi belge ve duruşmadaki kendi ifadeleri ile ortaya çıkması sonucu, bu iki yalancı haklarında koruma kararı almak yerine, tarafımızdan mahkemenize sunulan suç duyurusu hakkında gerekli işlemi yapmanızdır. 2011/150 sayılı İnternet Andıcı Davası ile ilgili olarak ise, – Genelkurmaya ait olmayan, Amerika Birleşik Devletlerinde faaliyet yürüten www.archive.org sitesinden alınan ve İnternet Andıcı Davasının tek delili sayılan haberlerin hiçbirisinin, sanıklar tarafından siteye konulmadığı yönündeki sanık beyanları ve www.archive.org sitesinin güvenilir bir site olmadığı yönündeki Sayın Utku EROL tarafından hazırlanan bilimsel mütalaa karşısında, bu site ve sitede yer alan haberler ile ilgili olarak bilirkişi raporu alınmasıdır. ALEYHTE DELİL OLMADAN TUTUKLANDI Başta silahların eşitliği ve lehte delil toplanmasını isteme hakkı olmak üzere evrensel ceza yargılaması ilkeleri ile ceza usul ilkeleri kapsamında maddi gerçeğin ortaya çıkarılması maksadıyla savunmanın istediği bilirkişilerin duruşmada dinlenmesi talebinin karşılanması hukukun ve yasaların bir gereğidir. Müvekkilimin iki kez oy birliği ile tahliye edildikten sonra, dosyada eklenen hiçbir aleyhe delil olmamasına rağmen tutuklandığı 30 Nisan 2010 tarihinden itibaren, yüzlerce kez yazılı ve sözlü olarak mahkemeye sunduğumuz, bilirkişi raporu alınması ve soruşturma aşamasında müvekkilim ile ilgili olarak alınan raporlara imza atan muhalif ve muhalif olmayan bilirkişilerin dinlenilmesi hakkında mahkeme en son; “Bilirkişi dinlenmesi ve tanık dinletilmesi talebinin kamu tanıklarının dinlenilmesinden sonra değerlendirilmesine (26.07.2012-23.a) ve tanık dinletme talebinin kamu tanıklarının dinlenmesinden sonra değerlendirilmesine, (26.07.2012-23.h),” şeklinde karar vermiştir. Ancak 01.11.2012 tarihi itibari ile 600 ü aşkın duruşmanın yapıldığı, ki yargılamanın tüm gün sürdüğü düşünülürse bu Türk Yargı Sisteminde yaklaşık 150 yıllık Ağır Ceza Yargılamasına denk gelir, işte bu uzun davada bir zahmet savunmanın taleplerine bir türlü gelinememiş ve esasa ilişkin mütalaaya geçilmiştir. USUL ESASIN GİRİŞ KAPISIDIR Ceza yargılamasında usul, esasın giriş kapısıdır. Ceza muhakemesi kuralları ve ilkeleri, bir davanın esasının doğru çözülebilmesi için uyulması zorunlu kurallar ve ilkelerdir. Ancak mahkemeniz usul kurallarını hiçe sayarak daha önce dinlenmesine karar verilen tanıkların dinlenmesi kararından rücu dahi etmeden bir anda fiilen tanık dinlenmesine son vermiştir. Dosyadaki yasa dışı delilleri çıkarmamış, birleşen 21 ayrı dava dosyasındaki yaklaşık 120 milyon sayfalık belge ve 153 tanık beyanı hakkında 15 dakika içerisinde beyanda bulunmaya avukatları ve müvekkillerini zorlamıştır. Henüz mahkemece talep edilen müzekkere cevapları dahi dosyaya gelmemişken, esas hakkında mütalaa için dosya savcılığa gönderilmiştir. Müvekkilim üç yıldır içinde bulunduğu bu yargılamada, İrtica İle Mücadele Yazısının müvekkilim tarafından hazırlanmadığı, bu konuda kendisine herhangi bir emir verilmediği, sözde planın uygulamaya konulduğu yer olarak belirtilen Erzincan’a, müvekkilimin hiç uğramadığı çok sayıda yasal delille ispatlanmıştır. Mahkemenizde birleştirilen müvekkilimin de yargılanmakta olduğu İnternet Andıcı davası dışındaki, 18 ayrı dava ve iddianamesinde, müvekkilim Dursun Çiçek hakkında hiçbir iddia söz konusu olmadığı gibi, müvekkilin adı dahi işbu iddianamelerde geçirilmemiştir. İddianameler birleştirilene kadar 225 celse yapılan Ergenekon Davasında müvekkilim Dursun Çiçek’in adı mahkemeniz üyeleri tarafından bir kez dahi anılmamış, müvekkilim ile ilgili davası sanıklarına TEK BİR SORU DAHİ sorulmamıştır. Ek iddianameler ile davaya sonradan dahil edilen sanıklar, kendilerinden önce yargılanmaya başlanmış sanıklarla aynı örgütü kurmak, yönetmek veya üye olmakla suçlanmaktadır. Ancak bu yeni sanıklardan biri olan müvekkilim ile birlikte örgüt kurdukları, yönettikleri veya üye oldukları iddia edilen sanıklar arasında herhangi bir bağlantı tespit edilememiştir. ZULÜM AYGITI Müvekkilim ile ilgili olarak 3 yılı aşkın süredir devam eden yargılama neticesinde her türlü şüpheden uzak, objektif bir karar verilmesi için, 1- Kovuşturma aşamasında bilirkişi raporu alınması, 2- Soruşturma aşamasında usül yasasına aykırı olarak alınan, ‘eli ürünü olabileceği kanaatine varılmıştır’ şeklinde rapora imza atan, 6 ayda uzman haline getirildikleri ‘ Fizik İhtisas Dairesi’nden gelen atama yazısı, Adalet Bakanı tarafından soru önergesine verilen cevap ve Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İNCE beyan’ ile ortaya çıkan kişiler ile 10-15 yıldır imza inceleme uzmanı olarak görev yapan ve raporda imzası bulunan muhalif üyelerin duruşmada dinlenmesi ve hazırladıkları rapor hakkında savunma tarafından sorulacak soruları cevaplandırması, 3- Adli Tıp Kurumunda uzun yıllar görev yapan muhalif üyelerin, neden tenzili rütbeye tabi tutulduğunun Adli Tıp Kurumu Başkanına sorulması, 4- İrtica ile Mücadele Adını verdikleri kağıt parçası üzerinde müvekkilime ait olmayan 14 adet parmak ve avuç içi izinin kime ait olduğunun tespit edilmesi ile müvekkilim hakkındaki asılsız iddialarda bulunan adı sanı bilinmeyen ihbarcıların bulunması, 5- www.archive.org sitesinin güvenilir bir site olup olmadığı ve sitede yer alan haberler ile ilgili olarak bilirkişi raporu alınması, gerekmektedir. Aksi halde Ceza davasında sanık kendini savunamaz hale getirilir ise, ceza muhakemesi, önceden belirlenmiş bir sonuca ulaşılmak için başvurulan bir zulüm aygıtına dönüşür. Bu haliyle, yapılan tüm usul hataları ve hukuka aykırı kararlar ile dava bitirilirse görülen bu dava zulüm aygıtı olmaktan öteye geçmeyecektir. Odatv.com